Haber

Türk Tenisçi Erol Demir, Guinness Rekorlar Kitabı’na Girmeye Hazırlanıyor

ZMİR’de yaşayan milli tenisçi Erol Demir (66), fotoğraf çekme alışkanlığını 45 yıl önce başladığı tenis hayatında da sürdürdü. Tenis sporunu topluma daha çok duyurabilmek ve gençlere ilham olabilmek için dünyada bir eşi olmadığını düşündüğü fotoğraf arşivi ile Guiness’e başvurup onay alan Demir, 2025 Rekorlar Kitabı’na giren ilk Türk tenisçi olmaya hazırlanıyor. Binlerce turnuvaya katılıp kupa kazanan Demir, “İnşallah rekor kırıp orada da Türk bayrağını dalgalandırma gururunu yaşayacağım” dedi.

Adana İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi mezunu olan ve ressam eşi Dürdane Demir ile birlikte İzmir’de Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı özel bir resim kursu işleten Erol Demir, 1979 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nde erkekler yurdunun hemen yanındaki kortta tenise başladı. 45 yıldır tenis hayatını devam ettiren ve binin üzerinde turnuvada oynayıp 1300’ün üzerinde kupa, madalya ve plaket kazanan Demir, bu süre zarfından kortlarda rakipleriyle çektirdiği fotoğraf albümü ile ‘Dünya’da kendi kategorisinde en kapsamlı albüm’ kategorisinde Guinness Rekorlar Kitabı’na girmek için başvuru yaptı. Guinness’e yaptığı başvuru onaylanan Demir, yaklaşık 2 bin fotoğraf bulunan albümü tasnif etmeye başladı. 1995 yılından bu yana milli takımda Türkiye’yi temsil ettiğini anlatan Demir, “1995’de Almanya, 1997’de Güney Afrika, Johannesburg, 1998’de İngiltere, Winchester, 2002’de Amerika, Naples, 2006’da Güney Afrika, Durban, 2014’te tekrar Amerika Palm Beach ve en son 2021’de Hırvatistan UMAP’ta ay yıldızlı formamla ülkem için mücadele verdim” diye konuştu.

‘DÜNYADA BİR EŞİ YOK’

Fotoğraf çekmeyi çok sevdiğini ve 45 yıllık tenis hayatının hemen hemen her anını fotoğraflamaya çalıştığını anlatan Erol Demir, bu anıların yok olup gitmesini istemediğini belirterek, “Her maç öncesi fotoğraf çekiyordum. Hatta bazı arkadaşlarımız artık usanmıştı. ‘Erol yine mi fotoğraf çektireceğiz?’ diyordu. Sağ olsun hakemlerimiz maça başlamadan önce benim böyle bir alışkanlığım olduğu için kameramı alıp beni kırmazlar ve fotoğraf çektirirlerdi. Daha sonra geniş bir albüm oluştu. Bu fotoğraflar benimle beraber gitmesin, bunları toplumumuzla paylaşıp geniş kitlelere duyurayım ve onlara tenisi anlatayım, istedim. Bir blog kurmayı düşündüm ve ‘eroldemir.com’ diye bir domain satın aldım. Fakat bu kadar emek verdiğim eserin geniş kitlelere ulaşabilmesi için aklıma Guinness Rekorlar Kitabı’na başvurmak geldi. Çünkü bu fotoğraf albümünde öyle bir koleksiyon vardı ki dünyada bir eşinin olmayacağını arkadaşlarım da söylüyordu” ifadelerini kullandı.

‘İNSANLARA İLHAM VERECEK’

Koleksiyonuyla ilgili 10 dolar karşılığında Guinness’e kayıt yaptırdığını ve kendisine bir eksper tayin edildiğini söyleyen Demir, “Dr. Gaurav Gupta adında bir Hintli, benimle o kadar çok ilgilendi ki; bu albümün çok değerli olduğunu, insanlara ilham verebileceğini söyledi. Bir master tenisçinin, 40 yılı aşkın süredir, kendi kamerasıyla, kort içinde, rakipleriyle ve partnerleriyle çekilmiş fotoğrafı ve her birinin altında yılı, ayı, oynandığı kulüp, oynandığı şehir ve oyuncuların isim soyadlarından olan açıklamaları olan bir albümüm var. 2025 yılında Guinness Rekorlar Kitabı’na giren ilk Türk tenisçi olacağım. Albümü tasnif etmek için Guinness’ten 18 Eylül’e kadar süre istedim. Tek tek oyuncuların isimlerini, şehirlerini, yıllarını bulmak epey zamanımı alıyor. Albümüm bitince kendilerine göndereceğim. Beni resmi olarak kabul ettiler. 2025 yılının mart ayında yayınlanmaya başlanacak. İnşallah rekor kırıp orada da Türk bayrağını dalgalandırma gururunu yaşayacağım” ifadelerini kullandı.

‘FEDERER’E TABLOSUNU İMZALATTIM’

Tenisi ölene kadar bırakmayacağını söyleyen Demir, oğlu Ömer Demir’in (38) de kendisi gibi tenisle yakından ilgilendiğini belirtip bu spor sayesinde daha mutlu hissettiğini kaydetti. 45 yıllık tenis hayatı boyunca sayısız anıya sahip olduğuna dikkati çeken Demir, şöyle devam etti:

“Eşim 2012 yılında bana çok sevdiğim, tenis efsanesi Roger Federer’in yağlı boya tablosunu yapmıştı. Görüntülerin piksel düzeyinde düzenlendiği, yazılım ile oluşturulan dijital bir sanat türü pixel art türü bu eser, 100 saatin üzerinde bir çalışmayla hazırlandı. Bu tabloyu bana vermişti. 2015 yılında Federer Türkiye’ye geldi. Ben de bu tabloyu uçakla oraya götürdüm ki 70×80 boyutunda bir tabloydu. Oraya götürmem gerçekten meşakkatli olmuştu. Hiçbir yere sığmıyordu. Pilot bu tabloyu kendi kabinine almıştı. Orada Federer’e maç sonunda imzalattım. Bu benim için unutulmayacak bir anı. ve şu anda paha biçilemeyecek bir değerde bir tabloya sahibim.”

Haber: Nevra UÇKAÇ – Kamera: Can ÇUBUKÇUOĞLU/ İZMİR,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu